Uzmanı açıkladı. Kışın beslenmenin altın kuralları
Kış aylarında kapalı mekanlarda daha çok kalınması ve gecelerin uzaması nedeniyle hareketliliğin azalıp atıştırmalık tüketiminin arttığını belirten Güngör şunları söyledi:
“Bu durum yağlı ve şekerli gıdalara yönelimi artırarak vücut ağırlığında istenmeyen artışlara yol açabilmektedir. Bu da kronik hastalıkların nedeni olan vücutta aşırı yağ birikimine, yani ‘obeziteye’ neden olmaktadır. Bu yüzden mevsime uygun sağlıklı beslenerek ideal kiloyu korumak çok önemlidir. Kışın hava sıcaklığının düşmesiyle vücut ısısının korunması için yeterli miktarda sıvı tüketmek şarttır. Günde en az 2-2,5 litre su içilmeli, sıvı ihtiyacının karşılanmasında ıhlamur, adaçayı, kuşburnu çayı, açık çay gibi içecekler seçilmelidir” dedi. Kış mevsiminde sık görülen soğuk algınlığı ve diğer enfeksiyonlardan korunmak için A, C, D ve E vitaminleri bakımından zengin beslenmenin bağışıklık sistemine çok faydalı olduğunu ifade eden Güngör, “Mevsimine uygun olarak günde en az 2 porsiyon meyve ve 3 porsiyon sebze tüketmek gerekmektedir. Bu dönemde havuç, brokoli, kabak, lahana, karnabahar, pırasa, maydanoz gibi sebzelerin, portakal, mandalina, elma gibi meyvelerin seçilmesi önerilmektedir. Bunun yanında E vitamini kaynakları olan kuru baklagiller ve kuruyemişler de günlük beslenmede yeterli ve dengeli şekilde yer almalıdır. Haftada 2-3 kez nohut, kuru fasulye, mercimek, nohut ve barbunya gibi kurubaklagiller, günde 20-30 gram kadar ceviz, badem, fındık gibi kuruyemişler tüketilmelidir”
Kemik ve diş sağlığı açısından önemli olan D vitamininin güneş ışınlarıyla deri tarafından üretilen bir vitamin olduğunu belirten Göngör, şu sözlere yer verdi:
“Ancak kış aylarında mahrum kalınan güneş ışınları, vücudun D vitamini ihtiyacının karşılanamamasına sebep olmaktadır. D vitamini besinlerden aktif olarak karşılanamıyor olsa da balık, D vitamini ile beyin fonksiyonlarının gelişimi için gerekli çoklu doymamış yağ asitleri (omega-3), kalsiyum, fosfor, selenyum, iyot mineralleri ve E vitamini içerir. Bu sebeple kış aylarında haftada 2-3 kez balık tüketilmelidir. Kış aylarında yüksek yağlı besin tüketiminden kaçınılmalı, margarin, tereyağ, yağlı etler, yüksek kolesterol içeren sakatat ürünleri sıklıkla tüketilmemeli, sağlıklı yağ asitleri içeren zeytinyağı, yağlı tohumlar, kuruyemişler uygun ve yeterli porsiyonda tüketilmelidir. Bu mevsimde basit karbonhidrat içeren şekerli besinlere ve tatlılara yönelimin arttığı görülmektedir. Dünya Sağlık Örgütünün önerisine göre günlük şeker alımı toplam enerji alımının en fazla yüzde 10 kadarını oluşturmalıdır ve mümkünse daha da azaltılmalıdır. Sağlıklı hayat biçiminde basit şekerler yerine kompleks karbonhidratlardan olan tam buğday ekmek, bulgur gibi tahıllar, kurubaklagiller, meyveler ve şekeri azaltılmış sütlü ya da meyveli tatlılar ile sağlıklı pişirme yöntemleri kullanılarak hazırlanan ev yapımı ürünler tercih edilmelidir.”
Sağlıklı beslenme açısından sağlıklı pişirme yöntemleri kullanılarak hazırlanan ev yapımı geleneksel gıdaların üretimi ve tüketiminin kış aylarında arttığının görüldüğüne dikkat çeken Güngör şunları dile getirdi:
“Kış ya da yaz ayları için besinin bol bulunduğu aylarda yapılan geleneksel yiyecek hazırlama teknikleri ile hazırlanan geleneksel ev yapımı gıdalar temel işleme ve hazırlama metotlarına dayanan, yapay koruyucu ve katkı maddesi içermeyen, doğal ve raf ömürleri günümüzün işlenmiş ürünlerine oranla uzun olmayan ürünlerdir. Günümüzün önemli sağlık sorunları arasında yer alan obezitenin önüne geçilmesi hedefiyle ev yapımı sağlıklı üretimin özendirilmesi ve özellikle çocukların hazır ve paketli besinler yerine ev yapımı sağlıklı besinlerinin tüketimi konusunda bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Doğa şartlarının zorlayıcı etkisini azaltmak adına mevsiminde toprağını ve ürününü kirletmeden, mevsiminde bol ve ekonomik olduğu dönemlerde ulaşılabilen besin ürünlerinin ekseriyeten güneşin ısısından yararlanarak sağlıklı ve yerel yollarla oldukça düşük maliyetle farklı yiyeceklere dönüştüren bir kültürel mirasın sürekliliği ve toplumsal dayanışmanın sürdürülüyor olmasının yerel üretime, sağlıklı yaşama ve sağlıklı beslenmeye katkısı önemli düzeyde önemlidir”